"Kod yazmak, artık sadece geliştiricilerin işi değil. Fikirler, doğal dilde ifade ediliyor; yapay zekâ bunları çalışabilir uygulamalara dönüştürüyor. Vibe Coding ile yazılım geliştirme yeniden tanımlanıyor."
Son yıllarda yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmeler, yazılım geliştirme süreçlerini de köklü biçimde değiştirdi. Geleneksel yazılım geliştirme modelleri; kapsamlı planlamalar, karmaşık mimari tasarımlar ve uzun kodlama süreçlerine dayanırken, Vibe Coding, bu süreci hem daha erişilebilir hem de daha hızlı hale getirmeyi vaat ediyor.
Peki Vibe Coding tam olarak nedir?
IBM’in tanımıyla vibe coding, geliştiricilerin fikirlerini doğal dilde (yani İngilizce gibi konuşma dillerinde) ifade ettiği, bu fikirlerin ise yapay zekâ destekli kodlama asistanları tarafından çalışabilir kod haline getirildiği bir yazılım geliştirme yaklaşımıdır. Özellikle hızlı prototipleme ve minimum uygulanabilir ürün (MVP) geliştirme süreçlerinde çığır açıcı potansiyele sahiptir.
Yazılım geliştirmenin klasik mantığı, fikirleri önce yazılım mimarisine dökmeyi, ardından da bu yapıyı kodla hayata geçirmeyi gerektirir. Ancak Vibe Coding, bu süreci sadeleştiriyor:
Bu sayede, hem kodlama bilgisi olmayan bireyler için üretim süreci demokratikleşir, hem de deneyimli geliştiriciler çok daha hızlı prototipler üretebilir.
Vibe Coding, yapay zekâ destekli kod üretiminin sistemli bir şekilde yazılım geliştirme sürecine entegre edilmesini sağlar. Ancak burada sadece “AI’e bir şey yazıp kod almak”tan çok daha fazlası söz konusudur. Bu yaklaşım, belirli adımlar doğrultusunda uygulanır. İşte vibe coding sürecinin temel aşamaları:
Vibe Coding’in merkezinde büyük dil modellerini kullanan akıllı araçlar yer alır. Bu araçlar, doğal dili analiz eder ve semantik anlamları kod parçacıklarına çevirir.
Popüler vibe coding araçları:
Her aracın farklı güçlü yanları vardır. Seçim yapılırken geliştirilen ürünün karmaşıklığı, ekip yapısı ve entegrasyon ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.
Vibe Coding’in başarısı, yazılan prompt’un kalitesine bağlıdır. Prompt, yapay zekaya verilen komuttur. Ne kadar net ve bağlam içeren bir ifade verilirse, alınan çıktının doğruluğu da o kadar artar.
Kötü örnek:
Bir giriş formu oluştur.
👉 Yetersiz, bağlamdan yoksun.
İyi örnek:
Bir kullanıcı adı ve şifre içeren, e-posta doğrulaması gerektiren bir giriş formu oluştur. Başarılı giriş sonrası kullanıcıyı dashboard sayfasına yönlendir.
👉 Açık, detaylı ve hedef odaklı.
Vibe coding’in merkezinde bu tür “prompt engineering” becerileri yer alır. Bu alandaki yetkinlik, geliştirici üretkenliğini doğrudan etkiler.
Yapay zekâ, verilen ifadeye göre çalışan bir kod üretir. Ancak bu kodun doğrudan canlı ortama alınması önerilmez. İyi bir vibe coding süreci, şu kontrol adımlarını içerir:
Geliştirici, üretilen kodu test eder ve gerekiyorsa prompt’u revize ederek yeni bir versiyon talep eder. Bu süreç birkaç iterasyonla ideal hale gelir.
Kod doğru çalıştığında bile son adım, üretim ortamına geçmeden önce detaylı bir gözden geçirme gerektirir. Bu aşama aşağıdaki kontrolleri içerir:
Bu adım sayesinde vibe coding sadece fikir üretiminde değil, profesyonel üretim ortamları için de geçerli ve güvenli bir yöntem haline gelir.
Yapay zekâ destekli her yeni teknolojide olduğu gibi, vibe coding de yazılım geliştirme dünyasında heyecan yaratan bir potansiyele sahip. Ancak aynı zamanda bazı dikkat edilmesi gereken sınırlamaları da beraberinde getiriyor. İşte bu yöntemin güçlü ve zayıf yönleri:
Vibe coding, fikirlerin hızlıca test edilebilir hale getirilmesini sağlar. Özellikle yeni bir ürün fikrinin prototipini oluşturmak isteyen girişimciler ve ürün yöneticileri için son derece değerlidir. Geleneksel kodlama süreçlerine kıyasla günler sürecek işler, saatler içinde tamamlanabilir.
Kod yazmayı bilmeyen ancak ürün geliştirme süreçlerinde yer almak isteyen kişiler için büyük bir fırsat sunar. Özellikle UX tasarımcıları, içerik üreticileri veya iş analistleri, doğal dil kullanarak fikirlerini teknik ekibe daha somut şekilde aktarabilir.
Tecrübeli yazılımcılar bile tekrarlayan görevleri AI’ye bırakarak zaman kazanır. Örneğin; CRUD operasyonları, form bileşenleri veya rutin API istekleri gibi görevler hızlıca oluşturulabilir. Bu da geliştiricinin odağını daha yaratıcı ve stratejik işlere yöneltmesini sağlar.
Bazı vibe coding araçları, oluşturdukları kodda otomatik olarak en iyi uygulama örneklerini takip eder. Bu da özellikle junior geliştiriciler için bir öğrenme süreci haline gelebilir. Linting, error handling ve modülerlik gibi konular otomatik sağlanabilir.
Yapay zekâ tarafından üretilen kod, her zaman temiz veya optimize olmayabilir. AI, “iş görsün yeter” mantığıyla çalışabilir. Bu nedenle geliştirici gözetimi olmadan doğrudan canlı ortama alınması risklidir.
Vibe coding, özellikle tek dosya, küçük bileşen, belirli işlev gibi sınırlı bağlamlarda iyi çalışır. Ancak mikroservis mimarileri, modüler sistemler veya yüksek güvenlikli altyapılar gibi karmaşık yapılarda yetersiz kalabilir.
AI, internetten öğrendiği kalıplarla kod üretir. Bu da bazen yanlış, güvensiz veya bağımlılığı olan yapıların kod içine dahil edilmesine neden olabilir. Özellikle kimlik doğrulama, şifreleme veya kullanıcı verisiyle çalışan sistemlerde ek dikkat gerekir.
Vibe coding, yazılımcının görev tanımını “sıfırdan kod yazan kişi” olmaktan çıkarıp, “prompt tasarlayan ve AI çıktısını yöneten uzman” haline getirir. Bu değişim, hem yeni beceriler kazanmayı hem de farklı bir bakış açısını gerektirir. Her geliştirici bu dönüşüme aynı hızda adapte olamayabilir.
Garry Tan, Y Combinator CEO'su, vibe coding'in küçük ekiplerin büyük işler başarmasını sağladığını belirtiyor. Tan'a göre, büyük dil modelleri (LLM'ler) sayesinde 10 kişilik bir ekip, geleneksel olarak 50 ila 100 kişilik bir ekibin işini yapabiliyor. Bu, startup'ların daha az kaynakla daha fazla iş üretmesini mümkün kılıyor .
Cursor AI gibi araçları kullanan freelance geliştiriciler, müşterilerinin taleplerini hızlıca karşılayabiliyor. Örneğin, bir geliştirici, müşteri taleplerini doğal dilde alıp, AI yardımıyla kısa sürede çalışan prototipler oluşturabiliyor. Bu, teslimat sürelerini kısaltırken müşteri memnuniyetini artırıyor .
Amazon Web Services (AWS), vibe coding'i iç araçların geliştirilmesinde kullanıyor. AWS'nin Q Developer AI asistanı, geliştiricilerin rutin görevlerini otomatikleştirerek, onların daha stratejik işlere odaklanmasını sağlıyor. Bu, kurumsal verimliliği artırıyor ve geliştirme süreçlerini hızlandırıyor .
IBM, vibe coding'i eğitim ortamlarında kullanarak, öğrencilerin yazılım geliştirme süreçlerini daha iyi anlamalarını sağlıyor. Öğrenciler, doğal dilde tanımladıkları projeleri AI yardımıyla kodlayarak, hem teorik bilgilerini pekiştiriyor hem de pratik deneyim kazanıyor .
Therese Waechter, Indiana merkezli bir online sticker mağazası sahibi, vibe coding'i kullanarak Shopify mağazasını özelleştirmiş ve gelirini bir yılda iki katına çıkarmış. Waechter, AI araçlarıyla ürün açıklamaları yazmak, hashtag'ler oluşturmak ve mağaza tasarımını geliştirmek gibi görevleri otomatikleştirerek işini büyütmüş .
Vibe coding bugün için hala gelişmekte olan bir pratik. Ancak sunduğu imkanlar ve yapay zekâ tabanlı teknolojilerin yükselişi göz önüne alındığında, bu yaklaşımın yazılım geliştirme dünyasında kalıcı bir yer edinme potansiyeli oldukça yüksek. İşte geleceğe dair öne çıkan senaryolar:
Bugünün yazılımcısı, programlama dillerini bilen ve algoritmalar tasarlayan bir uzmandır. Ancak vibe coding ile birlikte, yazılımcının beceri seti değişmeye başlıyor:
Bu, yazılımcının daha çok bir “süreç yöneticisi” ve “ürün tasarımcısı” rolüne evrilmesi anlamına geliyor. Özellikle yeni nesil geliştiriciler için bu dönüşüm, kariyer planlarını doğrudan etkileyebilir.
Vibe coding, yazılımcıyı devreden çıkarmaz — tam tersine, onun verimliliğini ve karar alma gücünü artırır. Bu yöntem, insanın sezgisel gücünü ve deneyimini, AI’in hesaplama ve öneri kapasitesiyle birleştirir. Ortaya çıkan şey, “yalnızca insan” ya da “yalnızca yapay zekâ” ile mümkün olmayan yeni bir üretim biçimidir.
Bu iş birliği kültürü:
Kısacası, vibe coding sadece bir yazılım geliştirme yöntemi değil, daha demokratik, daha hızlı ve daha kapsayıcı bir dijital üretim kültürünün öncüsüdür.
Henüz vibe coding için genel kabul görmüş yazım kuralları, güvenlik denetimleri veya kalite kontrol standartları tam olarak oturmuş değil. Ancak önümüzdeki yıllarda:
Özellikle büyük şirketler ve kamu kurumları, vibe coding'i benimsedikçe bu alanın düzenlenmesi kaçınılmaz hale gelecek.
Vibe coding’in en büyük potansiyeli, yazılım geliştirme süreçlerini sadece profesyonel geliştiricilere değil, herkese açmasıdır. Öğretmenler, pazarlamacılar, girişimciler hatta lise öğrencileri bile basit dijital çözümleri kendileri oluşturabilir hale gelebilir.
Bu da şu soruyu doğurur:
Yazılım geliştirme artık uzmanlık değil, genel bir beceri mi olacak?
Vibe coding’in yaygınlaşmasıyla bu sorunun yanıtı evet’e doğru evriliyor olabilir.
Vibe coding, sadece geçici bir trend değil; yapay zekâ çağında yazılım üretiminin evrilen doğasını temsil ediyor. Geleneksel yazılım geliştirme disiplinlerini dönüştürürken, yepyeni iş tanımlarını, üretim biçimlerini ve öğrenme yollarını da beraberinde getiriyor.
Ancak bu dönüşüm, yazılımcının rolünü ortadan kaldırmaz. Aksine, onu daha stratejik, daha yaratıcı ve daha yönlendirici bir konuma getirir. Kodlama bilgisi yerine düşünme biçimi, problem çözme becerisi ve dil hakimiyeti ön plana çıkar.
Eğer siz de kendi fikirlerinizi hızlıca prototipe dönüştürmek istiyorsanız:
Yeni geliştirme yaklaşımını öğrenmek istiyorsanız, patika.dev üzerinden yazılım eğitimlerine katılarak hem temel kodlama becerilerini kazanabilir hem de bu yeni döneme hazırlıklı olabilirsiniz.